yoga arıyosanız:

www.defnesumanyoga.com

Monday, November 15, 2010

Yoga Kafası ve Onu Korumanın Yolları

Foto: Kokia Sparis
Bu sabah -bence- nefis bir ders verdim! Bitip de halka halinde oturduğumuzda baktım herkesin yüzüne nur inmişti. Sessizliğimizi koruyarak biraz oturduk, sonra dağılmak üzere ayaklandık. Öğrencilerden biri ki -günlük hayatta arkadaşım- ben mumları söndürürken yanıma yaklaştı ve pek de alçak sayılmayan br sesle ördüğü hırkadaki arttırmaları nasıl yapacağını sordu. Yüzümü altardan çevirip ''sence şimdi bu sorunun sırası mı'' bakışımı attım  arkadaşım/öğrencime. O tınmadı, sorusunu ölçülerle donatarak bir kez daha sordu.


''Boşver şimdi bunları'' dedim, ''yoga kafanı açma, sonra konuşuruz.''


Yapanlar bilirler. Sahiden de ''yoga kafası'' diye bir hal var.  Hem dikkatli hem sakin, net ve  duygusallıktan arınmış, ama duyu organları keskin, biraz umursamaz, biraz da dünyadan kopuk bir hal. (Alp Turaç arkadaşımın kendi blogunda tanımladığı Zanshin hali gibi) İyi bir yoga çalışmasının sonuda zihnimize çöreklenen hal. Ki Patanjali tarafından yapılan tanımında yoga tam da bu kafa hali olarak tasvir edilir. Şöyle der Patanjali:


Yoga citta vritti nirodha.
Yoga beyin dalgalarının düzlüğe varmasıdır. (Tercüme ve yorum bana ait)


Yoga yapanların beyin dalgalarını ölçmek son yüzyılda nörologların da pek ilgilendiği bir konu. Sizi ayrıntıları ile sıkmayayım. Sonuçlar aşağı yukarı şunu söylüyor: Beyin günlük hayatta, derin uykuda, rüya anında ve uyuşturcu/uyarıcı maddelerin etkisi altında iken farklı dalga boylarında faaliyet gösteriyor. Yoga sonrasındaki beyin dalgaları da diğer koşullar altındaki dalgaların frekansından farklı nitelik ve boyda akıyorlar.
(Bu konuda yapılmış araştırmanın sonuçları için aşağıdaki bağlantıya gidebilirsiniz: www.yogameditation.com/articles/issues_of_bindu/bindu_12/mapping_the_brains_activity_after_kriya_yoga)


Yoga çalışmasının sonunda kavuştuğumuz bu frekans noktasından günlük hayata başlayıca uzaklaşıyoruz. Günlük hayata ne kadar hızlı dalarsak, o kadar çabuk hem de. Eğer ki siz de benim gibi yoga kafasında biraz daha uzun süre takılmak isiyorsanız, işte hocalarımdan duyduğum ve kendi tecrübelerimle perçinlediğim bir takım yollarım:


Kişi yoga kafasında salınırken, beynin düşünerek faaliyet gösteren bölümleri dinlenmeye çekildikleri için, beyni analitik düşünceye sürükleyecek etkinlikleri olabildiğince geciktiriyorum. Hesap kitap yapmak da, önümdeki günün programını yapmak da analitik zihnimin çalışmasını gerektiriyor mesela. Ağır bir kitap okumak da öyle. Dolayısıyla kafamı zorlayıp da, analitik zekamı uyandıracak şeyleri ağırdan alıyorum.


Konuşmak ve sosyal hayata dalmak beni yoga halinden derhal çıkarıyor. Jet hızı ile yoga kafanızı açmak için  hemen konuşmaya başlayabilirsiniz. Nabız sessiz kaldığımız sürece yavaş atıyor, ağzımızı açtığımız on kalp atışları hızlanıyor. Tayland'daki hocalarım yogadan sonra geçirilecek sessiz bir saatin faydalarını anlatmışlardı bana. Konuşmak da aynen analitik zeka gerektiren etkinlikler gibi beyni günlük hayat dalga boyutuna taşıyor. Dış uyarıcıların hepsinin böyle bir etkisi var aslında. Dolayısıyla konuşmak kadar olmasa da, emaillerimi okumak, yazmak, internete bakmak beni yoga kafasından günlük hayat kafasına şutlayan etkinlikler.


Derin yoga kafasına girmek için yaptığım şeyler de var. Mesela sabah yogama başlayana kadar sessiz kalmak. Uyku dalgasından, yoga dalgasına geçmeye bayılıyorum.  Bunun için de uyku ile yoga arasına günlük hayat dalgasını sokmamam gerekiyor. Yataktan stüdyoya konuşmadan, dinlemeden, müziksiz, sessiz varabilmişsem, daha ilk nefeste yoga kafasındayım.


Hatha Yoga metinleri bu hali sürdürmek için ayrıca yoga çalışmasından sonraki bir saat boyunca duyu ve iç organlarımızın sükunetini bozacak şeyler yapmamızı öneriyorlar. Yemek ve içeceklerden uzak durmak (su da dahil), duş almamak mesela.


Uykudan yoga kafasına, oradan günlük kafaya geçişleri ağır ağır yapınca bütün günüm yerli yerine oturmuş gibi geliyor. O günlerde duygusal veya hormonal iniş çıkışlarım gözle görünür bir biçimde azalıyor. (ki doğrudan beyin dalgaları ile bağlantılı bu iniş çıkılarımız). İnsanlara toleransım da artıyor, herkesi bir başka seviyorum.


Yoga kafası sürerken yapmayı sevdiğim şeyler: Sessiz sokaklarda veya doğada yürümek, bisiklete binmek, suya bakmak, kedilere bakmak, roman ya da şiir okumak, kulaklıktan müzik dinlemek, kalabalık bir ortama girip konuşmadan insanları seyretmek.


Yoga hali gün içinde beynimin sahnesinden çekilse de diğer hallere kucak açan bir alan olarak arka planda kalıyor. O günlerde kendimi nur ile çevrilmiş gibi hissediyorum.

4 comments:

Defne Suman said...

Peki niçin sıfır koment?

nevin said...

yazmaya ara verdiğin o dönemde ben de yazılarını okumaya ara vermiştim. ta ki facebookta görene kadar.
suyu izlemek, kalabalıkta insanları izlemek, öylece oturmak, konuşmadan, hiç bir şekilde iletişim kurmadan. öyle güzel ki...
bunun günlük yaşamımda yapmayı da çok seviyorum.
koşmadan, birşeyleri küçücük kutulara tıkar gibi sıkıştırmadan yaşamak...
hocalık eğitimindeyken zeynep hep bunu söyler. "ders bitince hemen bir harala gürele başlar konuşmalar. nerde o meditatif haller? saniyesinde uçup gider."
halbuki ne iyi gelir genişlemiş alanımda kalabildiğimce kalmak...

Giz said...
This comment has been removed by the author.
Giz said...

o kadar güzel anlatmışsın ki Defne, uzun zamandır düşündüğüm ama kelimelerle ifade edemediğim hislerdi..demek "yoga kafasından" oluyormuş :)
yazın full time gitmem gereken bir işim yokken ve sabah 9 dersine girip de dönüşünde tek başıma kulagımda kulaklıklarla vapura binip evime gitmek için karşıya geçerken hissettiklerim hep o kafanın devamı olmuştu..sonra işe girdim, akşam iş çıkışı derslere girme çabaları, eve dönüşte koşturmaca, yanımdaki insanlarla konuşmaca, trafik..

yazın hissettiklerimi hatırlattığın için teşekkürler..daha bilinçli bir şekilde o kafayı korumaya çalışacağım...sevgiler